şık
sarmaşık
karışık
çapraşık
başlamışık...

ibreti alem

Tahtanın önünde tek ayak üstünde durmak vardı ibreti alem olsun diye, ruhumuzun derinliklerinde tek ayakta üstünde durmak vardı alem ibret olsun diye...

...

Sek sek oynarken kaderin çarpık labirentinde duvara çarptım diye yaşlanan gözlerim değil ruhum..

dar'ül ebed&ilelebet

Bir oyun oynuyoruz. Bedenimiz yanlız tırmanırken kaydırak merdivenlerini ruhlarımız tahtırevallinin iki ucunda, tutturarak ağırlık merkezini kayıp gidiyor, varıyoruz sonsuzluğa ve toprağa değince ayaklarımız anlıyoruz oyunun bittiğini...
Değildi niyetim aslında karalamak izin kağıtlarını. Zira hiç suçları yoktu. Tam tersine elçiye zeval olmayacak türden bir ilişkiydi bizimki. Bütün zevalleri topladı sessizce boyun eğerek...
14.06.09
Yapılacak tek şey susmak. Zira bazen susmak gerekirdi anlatabilmek için. Kendi adını söylemeye korkan bir kabullenilmişlikti onunki. Varolması için yapması gereken sadece susmaktı. Sustukça var, varoldukça suskundu...
hamuş'a
Ebedi uyku mayaladım gözbebeğimin içine, göz kapaklarımla sıkı sıkı örttüm üstünü ki girmesin içeri, değmesin gönlüme sakladığım gülcemalinin üstüne senden başkasının ki...
pejmürde'ye

An-kara

Geldik gidiyoruzdu sürgün hayatın dudaklardaki kabullenilmişliği. 1 saat 11 dk...parça 4. Daha kaç şarkı sığdırabilirim acaba bu gidişlere? Titriyor ellerim yazamıyorum. Kelimelerin titrek manası yüreğimden geliyor, görünüşleri ise yolun bozukluğundan. Ben gitmiyorum. Dönen otobüs tekerleği beni kaderimin etrafında döndürüyor. Yıllar önce bir heves geldiğim, neskafe dumanı altında hayallerini kurduğum şehre yine neskafe dumanı altında ama bu kez kabuslar görerek gönderiliyorum. Zor gelen bi yere gitmek değil debi yerden nasıl gittiğin, arkanda bıraktıkların. Vazgeçilmek zorunda bırakılmak beni üzen. düşüncelerimin, isteklerimin, isteklerimin sebebinin ne olduğu daha sorulmadan idamına karar verildi. Ruhumu öldürüp bedenimi sürüyorlar sivri kelimelerinin üstünden, gerçekten adına yakışır yer olan anı kara geçecek yer olan
An(kara)ya...

Aynılıklar Dünyası

Ayrı düşülmüş aynılıklar dünyası… Ne garip değil mi? Aynıydı alınan nefes, ayrıydı alınan tat… Alınırken nefes verilirken soluk… Sadece ufak bir çizgiydi aynılıkları ayrılıklar yapan yarım bırakılmışıydı ‘r’ ‘n’ nin. Ayrılıklar da yarım kalmış mıdır? Ayrılık? Bir şeyden kopma uzaklaşma… Aslında basit bir kelime oyunu. Ama o artık ayrı. O dönüş o tamamlanış bir türlü olmamıştı. Neydi onu ayrı olmaya iten? Kalem bilmiyor mu az daha sabretse gözünü dikemese ileriye de geldiği yere baksa ve görse bütünlüğünü. Birliğini…

Aynı ayrı insanlarız. Ayrıyız. E o zaman aynıyız. Hikâye başa döndü ayrı aynını buldu.
‘r’ den ‘n’ olmalara… Yoktan yok olmaya…

Sizce arada ki fark küçük denen bir çizgi mi? Peki nedir o çizgi veyahut kimdir onu çeken?

O küçük çizgide kalanlara…


‘n’ olmak dileğiyle!

20.09.06
22.40